1907 Fenerbahçe Espor LoL takımında koçluk yapan Adnan Şengül ile bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisi hem geleneksel sporlarda hem de espor alanında koçluk ve performans koçluğu deneyimine sahip biri. Haydi, mesleği, Fenerbahçe Espor’daki rolü ve genel olarak espor hakkında neler söylediğine bakalım.
Faik Necef:
Kendinizden bahseder misiniz?
Adnan Şengül:
10 yaşımdan beri basketbol oynuyorum, 16 yaşında yardımcı antrenörlüğe başladım. O zamandan beri antrenörlük yapıyorum. Liseden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde lisans eğitimimi tamamladım. Üniversite yıllarımda çocukluğumdan beri oynadığım oyunları ve antrenörlük tecrübelerimi birleştirerek espor alanında araştırmalar yapmaya başladım. Bu süre zarfında LoL kapsamında amatör oyunculuk ve koçluk tecrübelerim oldu ama bu seviye profesyonel düzeyde yer almak için yeterli değildi. Daha sonrasında basketbolda olduğu gibi espor tarafında da antrenörlük tarafında çalışmalara yoğunlaştım.
2019 yılı yaz sezonunda Beşiktaş Espor takımında performans koçu olarak görev almaya başladım. Bu benim ilk tecrübem oldu. Sonraki sezon Beşiktaş Espor ile devam etmedik ve basketbol antrenörlüğüne devam ettim, bu esnada üniversiteden de mezun oldum. Sonrasında, şu an devam ettiğim hareket ve antrenman bilimleri dalında yüksek lisansa başladım.
2020 yılının sonunda araştırmalarımı hiçbir zaman bırakmadığım ve ilişkimi kesmediğim espora geri dönmeye karar verdim. 2021 sezonu için bazı takımlar ile konuştum. Fenerbahçe Espor’dan, Emre Aksoy ile görüştükten sonra kendisinin bakış açısını ve vizyonunu çok beğendim ve Fenerbahçe’de çalışmaya başladım.
F.N: Fenerbahçe Espor’daki rolünüz nedir?
A.Ş: Geleneksel sporlardan gelen tecrübem ve uzun yıllardır yapmış olduğum antrenörlüğün bana kattığı tecrübeler ile beraber Fenerbahçe LoL takımına katkı sağlamaya çalışıyorum. Takım dinamikleri ve iletişimi güçlendirmeye çalışıyorum. Aynı zamanda oyun dışında performansı arttıracağını düşündüğüm bazı çalışmalar da yapıyorum. Oyuncuların fiziksel aktiviteleri, uyku ve beslenmelerini düzenleyip oyun dışındaki yaşam şekillerini iyileştirerek oyun içi performanslarını arttırmaya çalışıyorum.
F.N: Geleneksel sporlardaki koçluk ve espordaki koçluk arasındaki farklar nelerdir?
A.Ş: Geleneksel sporlarda koç ve oyuncu arasında oturmuş bir ilişki var. Esporda ise yeri geldiğinde koç yeri geldiğinde arkadaşsınız. Burada hem yaş hem de alanın daha gelişmekte olması büyük faktörler. Bir koç kavramı tabi ki var ama geleneksel sporlardan çok daha farklı dinamiklere sahip. Daha esnek bir yapı var.
Performans koçluğu ise, yurt dışında bile yeni oluşan bir sistem. Türkiye’de bu rol daha yeni anlaşılıyor. Biz Fenerbahçe’de bunu oturtmaya çalışıyoruz. Türkiye’de bu sistemi tamamen oturtmuş bir takım yok.
F.N: Oyuncuların performansını geliştirmek için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
A.Ş: 1. adım her zaman sağlıklarını yani performanslarını korumak. Oyuncular işlerini yaparken yoruluyorlar, zorlanıyorlar. Bu tür zorlukların, onların performanslarını geriye götürmesine önlemeye çalışıyoruz. Bu 1. adımı tamamladıktan sonra performanslarını geliştirmeye odaklanıyoruz.
Bu bakımdan hem geleneksel sporlardan gelen bazı çalışmalar, hem de bazı bilişsel çalışmalar yapıyoruz. Bu alanda biraz daha deneysel çalışıyoruz çünkü esporda performans alanında yapılan geniş bir çalışma yok.
F.N: Oyuncularla bireysel olarak mı çalışıyorsunuz? Oyuncu değişiklikleri bu dinamiği nasıl etkiliyor?
A.Ş: Bazen bireysel, bazen ise takımca yaptığımız eğlenceli çalışmalar oluyor. Oyuncular performans koçu ile ilk defa tanışıyorlar. O yüzden kadroya yeni bir oyuncu katıldığı zaman, o oyuncuya kısa sürede önemli noktaları anlatmaya çalışıyoruz. Sonrasında takım ile yaptığımız çalışmalara entegre etmeye çok zorlanmıyoruz.
F.N: Takımdaki oyuncuların neredeyse tamamı bu sene birbirleriyle ilk defa oynuyorlar. Takım içinde iletişim anlamında bir sorun teşkil ediyor mu?
A.Ş: İletişim tüm takım sporlarında olduğu gibi esporda da çok önemli. Genelde her sezonun başında birçok takımlar kadro değişiklikleri yapıyor. Buna daha çok uyum sağlayan takımlar daha ileriye geçebiliyor. Biz bunu mümkün olduğunca sağlamaya çalışıyoruz.
5 kişi olarak ilk defa birbirleri ile oynuyorlar ama birbirlerini tanıyan kariyerlerinde birlikte oynamış oyuncular. Biz de takım içindeki diyaloğu hep üst düzeyde tutmak için çalışıyoruz. Çok zeki ve hemen uyum sağlayan oyuncular ile çalışıyoruz. Bu yüzden sorun yaşamadık.
F.N: Mezun olduğunuz bölümde eğitim gören ve performans koçluğu mesleğini yapmayı düşünenler için ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
A.Ş: Biz spor bilimlerinde hep geleneksel sporlar üzerinden eğitimler görüyoruz. Eğer espor alanında bir şeyler yapmak isteyenler varsa, mutlaka espor alanını iyi bilmeleri ve özel çalışmalar yapmaları gerek. Espor birçok farklı dinamiğe sahip.
Geleneksel sporlardan gelen antrenör adaylarının ve koç olmak isteyen kişilerin, geleneksel bir koçluk beklentisi içine girmemeleri gerekli. Esporda oyuncular ile olan ilişkiniz ve antrenmanlar çok daha farklı. Farklı antrenman teknikleri kullanmanız ve sabırlı olmanız gerekiyor. En büyük tavsiyem, hiçbir zaman ben sadece esporda alanında çalışacağım diye plan yapmasınlar.
Ben espor alanında ancak birkaç yıl çalıştıktan sonra buradaki rolüm bir kariyere dönüştürebildim. Kendi ana branşları ne ise, orada antrenörlük yapmaya devam etsinler. Espor koçluğu ilk başta hobi olsun, fırsat bulduklarında ya da kendilerini yeteri kadar geliştirdiklerini düşündüklerinde, bunu bir kariyer olarak düşünebilirler. Her zaman B planları olsun… hatta C planları da olsun.
F.N: Mükemmel bir dünyada, Espor Antrenörlük bölümünün bir dal olması mı yoksa diğer dalların içerisinde ders olarak mı verilmesi daha mantıklı?
A.Ş: Mükemmel bir dünya olmasına gerek yok. Çok yakın zamanda gerçekleşecek. Hem ortaokul hem lise düzeyinde ve özellikle üniversite düzeyinde, video oyunlarının faydalarının paylaşılıp öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Hem kültürümüz hem de önyargılarımız yüzünden, oyunlar ve espor ilk bakışta her zaman negatif olarak görülmüştür. Ancak biz esporu doğru bir şekilde tanıtıp uygulayabilirsek, durum çok daha iyi olacaktır. Yakın bir zamanda, özellikle spor bilimleri fakültelerinde espor bölümü açılacaktır. Liselerde de müfredata seçmeli ders olarak girmesi gerekiyor.
F.N: Türkiye’de espor alanı hakkında ne düşünüyorsunuz?
A.Ş: Espor, yeni gelişmekte olan bir alan. Bu gelişme doğru sistemler üzerine kurabilirsek, özellikle FPS oyunlarında Türkiye’nin espor alanında önemli bir ülke olacağını düşünüyorum. Tabi ki kat etmemiz gereken çok yol var.
Özellikle son zamanlarda hem federasyon tarafında (TESFED) hem de bazı üniversitelerdeki değerli hocalarımızın yaptıkları çalışmalar sonucunda, Türkiye’de espor alanın gelişimi hız kazanıyor. Bu anlamda, Türkiye’deki espor alanının doğru ve hızlı bir şekilde geliştirmek ve diğer ülkelerin önüne geçmek için herkesin bu taşın altına elini sokması gerekiyor.
Espor, bir spor olarak görülmeye başlandıktan sonra, tıpkı geleneksel sporlarda olduğu gibi büyük çalışmalara başlanılacak. Birçok farklı alandan gelen insanlar, espor alanında farklı görevlerde çalışacak. Daha bu yolun başındayız ama 5-10 yıl içerisinde bu gerçekleşecek.
F.N: Son olarak, League of Legends’daki en sevdiğiniz karakteri öğrenebilir miyiz?
A.Ş: Gangplank, çünkü oynayan ele göre çok değişiyor. Çok işe yaramaz bir şampiyon da olabiliyor ama iyi oynandığında koridoru rakibinize dar edebiliyorsunuz. Potansiyeli yüksek bir şampiyon.
Sorularımızı cevapladığı için esportimes.com olarak Adnan Şengül’e teşekkür ederiz. Kendisini Twitter’da takip edebilirsiniz.