Oyun dünyasında savaş temalı oyunların ne kadar tuttuğunu hepimiz biliyoruz. Hatta birçoğumuz Call of Duty, Medal of Honor gibi serilerin hastasıyızdır. Bu serilerle savaş atmosferini yaşamış; kimi zaman gerilmiş, kimi zaman gururlanmış ve farklı savaşlarda bulunmanın ve görev yapmanın tadını sonuna kadar hissetmişizdir.
Fakat bu tür savaş oyunlarında genellikle ileri saftaki bir piyadeyi canlandırmış ve makinalı tüfekler, piyade tüfekleri kullanarak görevimizi yerine getirmişizdir. Ayrıca hızlı ateş eden bu tüfekler, görev ve oyunun hızını da yükselterek bize daha seri oyunlar sağlamıştır.
Fakat şimdi bahsedeceğim oyun savaş atmosferini diğer bilindik seriler kadar yansıtsa da temelinde daha yavaş ve gözleme dayalı oynama imkânı sunuyor. Farklı özellikli keskin nişancı tüfeklerinden herhangi birini seçip görevlere atılıyor; kimi düşmana arkadan yaklaşarak, kimini bir tepeden vurarak görevimizi yerine getiriyoruz. Anlayacağınız modern bir assassin oluyoruz. İşte bahsettiğim oyun: Sniper Elite 3.
Genel olarak çoğumuzun oynadığı bir oyun sayılmasa da kendi çapında bir kitleye sahip olan oyun, bence değeri bilinmeyerek sönük kalmış durumda. Tema olarak 2. Dünya Savaşı‘nda geçen oyun, İngiliz bir keskin nişancıyı yönetmemizi sağlıyor. Kimi zaman çölde, kimi zaman Nazi karargahlarında; düşmanın en içine kadar sızıp görevimizi yapmamızı isteyen oyun, heyecanı üst düzeye çıkartırken, kimi zaman adrenalin salınımından böbrek üstü bezlerimin ağrıdığını hissettim 😀
Akıcı hikâyesi ve hoş hikâye sunumu sayesinde görevlere bağlayan oyun, görevi nasıl yapacağımız konusunda tamamen serbest davranıyor. Seçtiğimiz sniper tüfeği, ikincil tüfek, tabanca türleri sayesinde görev yolunuzu siz belirlerken; tüfeklerin sallanma oranı, geri tepmesi, mermi çıkış hızı (ki bu merminin ne kadar sürede hedefe varacağını hesaplamamız için önemli) gibi faktörler her tüfekte büyük değişkenlikler gösteriyor. Böylece elinize en yatkın ve hesaplamalarınıza en uygun tüfeği de seçmiş oluyorsunuz ki bu, bir sniper oyunundaki en önemli detaydır.
Ayrıca oyuna en çok zevk katan şeylerden biri de; bir düşmana dürbünden bakarak ateş ettiğimizde oyunun mermi kamerasına geçerek, sinematik bir şekilde düşmanı neresinden vurduğumuzu, hangi kemiklerin kırıldığını göstermesi ve çıkan o kemik kırılma sesini hissetmemizi sağlaması diyebilirim.
Bunlar haricinde oyunun iç kısımlarına girecek olursak yapay zekâ hakkında konuşabiliriz. Zira, ben yapay zekanın yetersiz kaldığını söyleyebilirim. Aslında yetersizlikten de çok tutarsızlık gibi diyebilirim. Normal zorlukta oynadığım sırada beni gördükleri anda yerle bir eden düşman askerleri, onlara görünmediğim zaman bir kulede sıkışmış bile olsam bir süre sonra takibi bırakarak onları öldürmemi bekliyorlar. Ki bir yönden bu kadar yeterli olan düşmanların, diğer yandan bu kadar tabiri caizse “aptal” olması göze batıyor. Bu durum dışında yapay zekanın normal modda bile gayet güçlü olması insanı oldukça geriyor ve oyundan ayrı bir zevk almanızı sağlıyor. Öyle ki, her 2 dakikada bir save aldığımı biliyorum. Ne zaman, nereden çıkıp bizi halledecekleri belli olmuyor.
Oyunun multiplayer kısmıysa yeni oyuncular için bir soğuma sebebi. Oyunda oldukça gelişmiş ve mükemmel kişilerle karşılaştığımız sunucularda, siz daha bulunduğunuz mekânı bile fark edemeden kafanıza mermiyi yemeniz çok olası. Fakat yine de bir denemenizi tavsiye ederim.
Açıkçası benim için bu oyun oldukça güzel bir zaman geçirme aracı oldu. Eğer ki siz de savaş oyunlarını seviyorsanız ve yavaş bir akışta sıkılmayacak yapıdaysanız kesinlikle Sniper Elite 3‘ü denemelisiniz. Oyun Steam üzerinde 49 ₺’den satılıyor olsa da, indirim zamanı geldiğinde 20 ₺ civarına bir çok dlc’nin de içinde bulunduğu bir paketle alabilirsiniz. “Modern Assassin”lere selam olsun!
