Distopik bir evrendeki abi-kardeş ilişkisini konu alan kısa bir oyun: ‘Monochroma‘. Distopik demişken, kullanılan renk paleti ve müzikler son derece başarılı. Karanlıktan ziyade ‘solgun’ olan renk paletiyle, oyunun geçtiği ortamlara ve distopya temasına uygun müzikleriyle, o karamsarlığı iliklerime kadar hissettim.
Oyunda yazılı bir metin bulunmamakta. Oyuncuyu sözlerle hapsetmektense özgür bırakarak bu distopyayı keşfetmesi amaçlanmış. Herkesin farklı mesajlar çıkarabilmesi mümkün lakin temel olarak günümüzdeki ‘tüketim’ düzeninin ve betonlaşmanın sağlam bir hicvi yapılmış gibi geldi bana.
Oyunun başında ayağını inciten kardeşimizi sırtımıza alarak maceraya atılıyoruz. Tarlalar, depolar, yüksek binalar, fütüristik yapılar derken kendimizi iyice bu karamsar dünyanın içinde buluyoruz. Arka planlarının canlı olması ve ayrıntılı tasarımlarıyla hepsi de gayet başarılı bir şekilde oyuncuya yansıtılmış.
Bulmacalar genelde kardeşimizin ‘karanlık’ korkusu ve sakatlığı üzerinden ilerliyor. Sırtımızda kardeşimiz varken çoğu hareketi tam anlamıyla yapamıyoruz. Sırtımızdan indirmek de o kadar kolay değil, karanlıktan korktuğu için sadece ışık olan yerlerde bırakabiliyorsunuz. Bu yüzden bulmacalar genelde kardeşi doğru yerde bırakıp, doğru zamanda almakla ilgili oluyor. Birkaç bulmaca haricinde diğerlerinin mantığını kavramam uzun sürmedi. Ama bulmacaların asıl zorluğu kontroller ve animasyonlardan kaynaklı…
Karakterimizin hareketleri oldukça hantal. Animasyonlar da (özellikle zıplama) oldukça kötü. İkisi bir araya geldiğinde kolayca geçebileceğiniz yerlerden geçemiyor, yapmak istediğiniz hareketleri yapamıyorsunuz. Sinir krizi geçirerek ‘rage quit’ atmanız muhtemel.