19. yüzyılın klasik bilim kurgu eserlerinde işlenen çoğu konu, çoğu tahmin günümüz dünyasında karşılığını buldu. Kimi yıllar önce gerçekleştirildi, kimisi de ilerleyen yıllarda gerçekleşecek gibi duruyor. Gelin görün ki, aradan geçen iki koca yüzyılda toplumumuz halen bilim kurgu türüne çok uzak. Hala ‘hayalcilik’ olarak görülüyor, cılız birkaç deneme haricinde kendine yer bulamıyor.
Viktor Crysworth da, ülkemizde hak ettiği değeri göremeyen bu kavramı, oyun sektörümüzde yeni yeni yeşermeye başlayan ‘görsel roman’ türü ile birleştiriyor. Oyun, Türk yapımı ikinci, bilim kurgu konulu ise ilk görsel roman olma özelliğini taşıyor.
Edebi yönüyle ön plana çıkan, kısa bir oyun. Kullanılan üslup, kelimeler ve cümle yapıları özenle seçilmiş. Bir saatten kısa sürede bitirmeniz mümkün lakin oyunu tam olarak anlayabilmeniz için birkaç kez daha oynamanız gerekiyor. İlk bölümlerinde bir şey anlamamanız da gayet normal. Hatta sıkılıp kapatabilirsiniz de. Ama bunu tavsiye etmem; çünkü bölümler ilerledikçe oyunun temposu da gitgide artıyor, en heyecanlı yerinde ise maalesef sona eriyor..
Sonlarının ucu açık, bu sebeple sormamız gereken asıl soru şu: Yolun başı mı, sonu mu? Serinin potansiyelinin bu oyunda tam olarak ortaya çıkamadığını düşünüyorum. Ekip bu yolda ilerlerse ortaya kült bir görsel roman serisi çıkabilir. Ellerinden biri tutarsa ortaya bambaşka işler de çıkabilir tabii. Yolun sonuna geldiysek de, kendilerinden sonrakilere ilham verecek bir yapıt armağan etmiş oldular oyun sektörüne.